Canimus surdis: Sağırlar için şarkı

8 Kasım 2012 Perşembe

Performans Manyaklığı


Tavşan kelimesi doğrudan havuç kelimesini ve Pavlov’un köpeklerini çağrıştırır bende. Muhtemelen güdüleme teknikleri üzerine okumalarımdan sonra bende de bir şartlanmışlık oluştu. Yediğim havucun sayısı bellidir, zıplayıpta ulaşamadıklarımın sayısını ise hatırlayamıyorum. Benim yeteneksizliğimden ziyade havucu iple zıplatanın kurumsal başarısı belirleyici. Havucun kaç santimlik bir iple ne zaman ve ne kadar zıplatılacağı deneğin maksimum zıplama yüksekliği dikkate alınarak İK Departmanları tarafından milimetrik hesaplanır. Mesafe umudunuzu kırmayacak şekilde, çoğunlukla parmaklarınızın ucuyla dokunabileceğiniz uzaklıktadır. Başınızı kaldırır umutla havucun sivri ucuna bakarsınız. Bu dokunuş bir sonraki zıplayışa kadar içinizde yeşeren bir umut olur. Umut, aldanmışlıktır, yıllar sonra anlaşılır.            

Tırmanıcılar tırmalamaktan yorgun, akşam geç vakitte eve döndüklerinde sevdiklerine verecek ne sevgileri ne de sabırları kalır. Herşeyi yönettiğini sanan ama enerjisini yönetemeyen bu zirveciler, yedikleri havuçların kalınlığıyla caka satarken önce kendilerinin sonra da çevresindekilerin en temel duygusal taleplerine dahi cevap veremezler. İç dünyaları sığ, farkındalık kapakları sonuna kadar kapalı bu testesteron canavarı alfatipler, maymun gibi acımasız, hırslı, hoşgörüsüz ve “başarı dangalağı”dır. Performans paniği de daha çok bunlar arasında yaşanır. Hayat rakamlar ve formüllerden ibarettir ve adeta düzülerek yaşanır. Günlük, haftalık, aylık, üç aylık, altı aylık ve nihayet yıllık satış kotalarının sonunda hep bir havuç vardır, lakin İsa’nın doğum günü tüm ihtişamıyla ufukta göründüğünde panik başlar, tarihler 31 Aralığı gösterdiğinde ise rakamlar sıfırlanır ve Mozart’ın Bitmeyen Senfonisi yine yeniden kulaklarımızda yankılanır. Bereket Tanrısı (CEO) ise-kendisine ne kadar öykünsek azdır, özgüven dolu gür sesiyle biz Sisifos’lara* yeni kallavi hedeflerimizi muştular.

Hiç yorum yok:

Bu Blogda Ara