Canimus surdis: Sağırlar için şarkı

1 Aralık 2013 Pazar

Memento Mori: Gün gelecek sen de öleceksin !


Memento mori

Memento te hominem esse
Respice post te ! Hominem te esse memento !
Fani olduğunu hatırla
Sadece bir insan olduğunu hatırla
Arkana bak ! Sadece bir insansın, 
hatırla !

Kadim Roma’da, kazandığı zaferle gururlu ve muzaffer bir Roma generali, sokaklarda zafer turu atarken arkasındaki bir köle bu sözleri tekrar edermiş kulağına! Roma’lılar, tanrıya dönüşme sevdasındaki Caligula gibi Sezar’lardan çok çektiğinden, ego şişmesini bir şekilde önlemeye çalışmışlar anlaşılan. Bu konuda Roma’dan çok gerilerde olduğumuz ise aşikar ! Ama en azından Latince şunu eklemekte fayda var: Ma gavte la nata. Çok şiştin, tıpanı çıkar!
Makyavel iktidarın kirlenmişliğini “cennete değil cehenneme gitmek istiyorum ben. Cehennemde papalarla, krallarla, prenslerle takılabilirim. Diğerinde sadece dilenciler, keşişler ve havariler var”diyerek ne de güzel imler.
Hz.Eyüp, her gün ölümünü düşün der açıkça, Maverdi ise “ Seyyar Kabir” metaforunu kullanır “fani”liğimizi vurgulamak için...Ama ne söylenirse söylensin ego şiştikçe şişer ! Meksikalı devrimci Pancho Villa’nın sözleri tarihe şaşkınlıkla not düşülür! 1923’te tam ölmek üzereyken bir gazeteciye “böyle bitmesine izin verme” diye yakarır, “benim bir şeyler söylediğimi söyle !” Ya Polis tarafından öldürülen Amerikalı devrimci James Mclain'in son sözlerine ne demeli: "Flaşlar patlasın ! Çünkü biz jönleriz !"
Madalyonun diğer yüzü de var. Bilge Sokrates’in baldıran zehrini içerken söyledikleri Pancho Villa’nın söyledikleri ile öylesine zıttır ki : “Asklepius’a bir horoz borcum var.” Müthiş final !
Ve büyük bilim insanı Newton şöyle der olanca mütevaziliği ve gerçekçiliğiyle : “Dünya, beni nasıl görüyor bilemeyeceğim, ama ben kendimi deniz kıyısında oynayan bir çocuk olarak görebiliyorum, ancak- hakikatin okyanusu, bütün o keşfedilmemiş enginliğiyle önünde uzanırken, arada bir yüzeyi diğerlerinden daha pürüzsüz bir çakıltaşı yahut sıradan deniz kabuklarından daha gösterişli bir kabuk buldum diye sevinen bir çocuk !”

Evet, ölüm tüm eşsizliğine karşın şair İsmet Özel'in kelimeleriyle "gündelik sözlerimiz içinde geçecek kaba"dır. 

Yerçekimi (Gravity) filminde, bir kaza silsilesi sonucu tüm arkadaşları ölen ve merkez istasyon Houston'la bağlantısı kesilerek uzayda bir mekiğin içinde yapayalnız öleceğini düşünen astranot (Sandra Bullock) şöyle fısıldar, radyo frekansı ile rastgele sesini yakaladığı ve ondan habersiz Aninganq'a: "Öleceğim Aninganq. Biliyorum hepimiz öleceğiz. Herkes bunu biliyor. Ama ben bugün öleceğim ! Bunu bilmek tuhaf bir duygu. Mesele şu ki, hala korkuyorum. Çok korkuyorum. Kimse benim için yas tutmayacak. Kimse ruhuma dua etmeyecek. Benim için yas tutar mısınız ? Benim için dua eder misiniz ? Belki de artık geç olmuştur. Kendim için dua edeceğim, fakat kimse bana dua etmeyi öğretmedi. Kimse öğretmedi !"    


Mutlak olarak yalnızız ve er ya da geç bir gün öleceğiz ! 
Sokrates, Newton veya bir başkası...Ölümün önünde eşitiz.  
Ve iyi ki de öyle...!

Sevgiler, saygılar ve hürmetler sana !

Memento Mori !

Hiç yorum yok:

Bu Blogda Ara