Canimus surdis: Sağırlar için şarkı

15 Aralık 2013 Pazar

Doktoralı Bay Pritchard

Hitler’in 1929’da “her yıl doğan bir milyon çocuktan en zayıf olan yedi yüz bininin yok edilmesi” emrini verdiği Nürnberg’de yargılanır Naziler talihin acı cilvesi olarak. 1945 Yazında Nazileri yargılayan mahkeme hakimi Nazi subayına sorar: Onca insanı nasıl öldürebildiniz ? Cevap verir Nazi subayı: Alanı hesapladık, kişi başı ne kadar zehirli gazın yeterli olacağını biliyorduk. Buna göre hesap zor olmadı.
Hamburg’taki Testa davasında ise, zehirli Zyklon-B gazını satan Dr. Bruno Tesch ve yetkili temsilcisi Karl Weinbacher “söz konusu gazın kullanım amacının tamamen farkında olarak” sattıkları gerekçesiyle, Hitler’in intiharından iki hafta sonra -16 Mayıs 1945’te, ölüm cezasına çarptırılırlar.    

Peter Weir’ın müthiş filmi “Ölü Ozanlar Derneği”ni yeniden izlediğimde insanı insan yapan değerlerin ne olduğu sorusu yeniden belirdi zihnimde. Her şeyi akılla açıklama aymazlığından kurtulamayan bizler, başkalarının acılarını da akılla izah ediyoruz sözde. Bu hastalıklı düşünce bizi birbirimizin canavarına dönüştüren.   Oysa ki edebiyat öğretmeni Bay Keating’in sözlerine kulak versek belki de bu kadar umursamazca bakamazdık başkalarının acılarına. Ne büyük bir çelişki: Akıl bizi yücelteceğine daha da aşağılık yapıyor.
Edebiyat öğretmenimiz Keating ne de güzel izah ediyor her şeyi:

Keating: Beyler kitaplarınızı açın, 21.sayfa. Bay Perry, şimdi bize şiiri anlamak isimli açılış paragrafını okur musunuz lütfen ?
Perry okumaya başlar: Şiiri anlamak. Yazan J.Evans Pritchard. Doktoralı. Şiiri anlamak için onun kafiyelerine ve metaforlarına alışkın olmalıyız. Sonra iki soru soracağız. Bir: Şiir amacına nasıl ulaşıyor ve iki o amacın önemi nedir ? Birinci soru şiirin mükemmelliğini, ikinci soru ise önemini belirler. Bu soruları yanıtladıktan sonra şiirin büyüklüğünü belirlemek çok basittir.
(Tam bu anda Bay Keating masasından ayağa kalkar ve X-Y koordinatlarında bir grafik çizmeye başlar)
Perry okumaya devam eder: Eğer şiirin mükemmelliği bir grafiğin yatay eksenine ve önemi düşey eksenine atfedip çizersek şiirin anlamını hesaplayarak ne kadar başarılı olduğunu ölçebiliriz ? Byron’ın bir dörtlüğü düşey eksende yüksek bir not alırken, yatayda vasat bir performans sergileyebilir. Bir Sheakspeare dörtlüğü hem yatay hem de düşeyde yüksek bir not alarak dev bir alan oluşturur ve şiirlerinin büyüklüğünü ortaya koyar. Bu kitabı okuduğunuz sürece bu metodu kullanın. Şiir değerlendirme yeteneğiniz arttıkça şiirden alacağınız zevk oranı da o kadar artacaktır.  (Perry okumayı bitirir.)
Keating: Saçmalık ! Ben Bay Pritchard’ı böyle değerlendiriyorum. Burada boru döşemiyoruz, şiirden söz ediyoruz. American Bender State’de değiliz, Byron’ı beğendim 42 veriyorum, ama dans etmeye uygun değil. Şimdi o sayfayı yırtmanızı istiyorum. Hadi, sayfayı tamamıyla yırtın. Beni duydunuz, yırtsanıza ! Hadi yırtın ! Sağolun Bay Dorthin! Sadece o sayfayı değil, bütün giriş bölümünü yırtın. Hepsi gitsin, hepsi, hiçbir iz kalmasın ! Yırtın onu, yırtın, kaybol doktoralı J.Evans Pritchard! Yırt, parçala ! Bay Pritchard hakkında sadece yırtma sesi duyacağım, onları sonra birbirine ekleyip tuvalet kağıdı yaparız ! Bu kutsal bir kitap değil, cehenneme gitmezsiniz ! 

Hiç yorum yok:

Bu Blogda Ara