Canimus surdis: Sağırlar için şarkı

22 Şubat 2018 Perşembe

İş Yerinden Neden Dost Çıkmıyor ?

Çünkü;

1- Kimliklerin ünvanlar ve nesneler aracılığıyla ifade edilmesi iş yerindeki ilişkilerimizin samimiyetini baltalıyor. Bir insanla değil, genel müdür imgesiyle, ticaret müdürü imgesiyle, artık o statünün içini hangi imgelerle dolduruyorsak o görüntüyle iletişim kuruyoruz. Her ünvana farklı bir dil kullanıyor, her dilde farklı bir kişilik oluyor, kişiliğimizi Teoman’ın şarkısı gibi paramparça ediyoruz. 

2- İş yeri ideolojisi deontolojik, pragmatik ve makyavelisttir. Breh, breh mi dediniz ?  Herkes, herşey, her durum bir araçtır. Yeter ki bereket tanrısı CEO’nun verdiği hedefe bir ekip ruhuyla koşalım...Kullandığımız araçların, bu yolda feda edilenlerin bir ehemmiyeti olmaz, olamaz, gerisi sadece teferruattır. Oysa ki sonuçlar araçlarla bir bütündür. Araç mutsuzluk üretiyorsa amaç da mutsuzluğu bilinçsiz olarak sürdürür. İşyerleri, “ruh mezbahaneleri”, “üzüntü fabrikaları”dır.     

3- Koltuk az, aday fazla olduğundan kanlı rekabet kaçınılmazdır. Rakipler hakkınız olan statüye göz dikmiş kendini bilmezler güruhudur. Bizans oyunları erkeklik kadınlık dinlemez. Dedikodular, yüze gülüp arkadan vurmalar genel kuraldır. Herkes kendi bölgesini belirler ve o bölgede tek hakim olmak ister.

4-   b = ( z+y+ç) x v
b= başarı
z= zeka
y= yetenek
ç= çevre
v= vizyon

Formüle göre başarı için, akıl, yetenek ve çevre şart. Ama olmazsa olmaz çarpan vizyondur. Çevre için (networking), benliğin sığınakları birer birer taranır:  cemaatler, masonik örgüt ve dernekler, tarikatler, aşiretler ve biat edilir. Özden çok şekil değer kazanır, anlam bir kenara atılır. Burada sözkonusu olan aidiyetten ziyade grubun menfaat pastasından bir pay kapmaktır. Eşittirin sol tarafı amaç olduğundan sağ tarafı araçlara dönüşür. Çevrenin içeriği arkadaşlarda bu şekilde araçlaştırılır. Araçlar sonuçlardan ayrılarak hükümsüzleştirilir. Bu şekilde dostluk kavramı içi boş bir arkadaşlığa dönüşür.   

Modern dünyanın modern insanlarının etrafında tavaf ettikleri bir diğer formülse şöyledir;
b=y+c+z+a
b=başarı
y=yaratılık
c=cesaret
z=zeka
a=akıl sağlığı

Bilinç altımız modern dünyada her başarılı addedien insana bu özellikleri otomatik olarak yükler. Başarı bu yüzden tapınılası, kutsal bir put haline dönüşür. Bu puta sahip insana sinsice yaklaşırız, gizli menfaatlerimizle. Samimiyetten ve insaniyetten uzak. Karşımızdaki birazcık akıllı ise farkına varır bu mış gibi yapmacıklığın. Gardını alır.      

5- Ofisin ruhu ”...karşılaşılan nesnelerden heyecan duymak, düşüncelerle canlanmak, kurt benzeri bir yüreğe ve tilki gibi bir akla sahip olmak, insanları aldatmak ve dolandırmak, yetkeye bağlanmak, dalkavukluk etmek için onaylamak, ün peşinde koşmak, kar elde etmek, gerçeğe sırtını dönmek, yanlışın peşinde koşmak, aydınlanmadan yüz geri etmek ve değersizlere katılmak...”tır*. Bu özelliklere sahip derinlikten yoksun bir ruhun, saf bir derinlik gerektiren dostluğu yaratabilmesi imkansızdır.

6- Maskeli balodayız ve onun sahte yüzlerine bakıyoruz:
Öpücükler hançerlidir, gülümseyişler hummalı, bakışlar aynalı, dokunuşlar plastik...
Kahve ve alkol olmadan bu ikiyüzlülüğün ruhumuzu dört bir yanından geren işkencesine tahammül etmek zordur.  

Dipnot: Göller bölgesinin adaları: Nadiren de olsa kurtlar sofrasında kirlenmeden kalabilmiş, anı yaşayabilen, yüreğindeki çocuksuluğu yitirmemiş insanlara da rastlanır. Ola ki böylelerine rastlarsanız bilin ki nesilleri tükenmek üzeredir bunların. Derhal ihtimamla koruma altına alın.

Hiç yorum yok:

Bu Blogda Ara