İş Yerinden Neden Dost Çıkmıyor ?
Çünkü;
1- Kimliklerin ünvanlar ve nesneler aracılığıyla ifade edilmesi iş
yerindeki ilişkilerimizin samimiyetini baltalıyor. Bir insanla değil, genel
müdür imgesiyle, ticaret müdürü imgesiyle, artık o statünün içini hangi
imgelerle dolduruyorsak o görüntüyle iletişim kuruyoruz. Her ünvana farklı bir
dil kullanıyor, her dilde farklı bir kişilik oluyor, kişiliğimizi Teoman’ın
şarkısı gibi paramparça ediyoruz.
2- İş yeri ideolojisi deontolojik, pragmatik ve makyavelisttir. Breh, breh
mi dediniz ? Herkes, herşey, her durum
bir araçtır. Yeter ki bereket tanrısı CEO’nun verdiği hedefe bir ekip ruhuyla
koşalım...Kullandığımız araçların, bu yolda feda edilenlerin bir ehemmiyeti
olmaz, olamaz, gerisi sadece teferruattır. Oysa ki sonuçlar araçlarla bir
bütündür. Araç mutsuzluk üretiyorsa amaç da mutsuzluğu bilinçsiz olarak
sürdürür. İşyerleri, “ruh mezbahaneleri”, “üzüntü fabrikaları”dır.
3- Koltuk az, aday fazla olduğundan kanlı rekabet kaçınılmazdır. Rakipler
hakkınız olan statüye göz dikmiş kendini bilmezler güruhudur. Bizans oyunları
erkeklik kadınlık dinlemez. Dedikodular, yüze gülüp arkadan vurmalar genel
kuraldır. Herkes kendi bölgesini belirler ve o bölgede tek hakim olmak ister.
4- b = ( z+y+ç) x v
b= başarı
z= zeka
y= yetenek
ç= çevre
v= vizyon
Formüle göre başarı için, akıl, yetenek ve çevre şart. Ama olmazsa olmaz
çarpan vizyondur. Çevre için (networking), benliğin sığınakları birer birer
taranır: cemaatler, masonik örgüt ve
dernekler, tarikatler, aşiretler ve biat edilir. Özden çok şekil değer kazanır,
anlam bir kenara atılır. Burada sözkonusu olan aidiyetten ziyade grubun menfaat
pastasından bir pay kapmaktır. Eşittirin sol tarafı amaç olduğundan sağ tarafı
araçlara dönüşür. Çevrenin içeriği arkadaşlarda bu şekilde araçlaştırılır.
Araçlar sonuçlardan ayrılarak hükümsüzleştirilir. Bu şekilde dostluk kavramı
içi boş bir arkadaşlığa dönüşür.
Modern dünyanın modern insanlarının etrafında tavaf ettikleri bir diğer
formülse şöyledir;
b=y+c+z+a
b=başarı
y=yaratılık
c=cesaret
z=zeka
a=akıl sağlığı
Bilinç altımız modern dünyada her başarılı addedien insana bu özellikleri
otomatik olarak yükler. Başarı bu yüzden tapınılası, kutsal bir put haline
dönüşür. Bu puta sahip insana sinsice yaklaşırız, gizli menfaatlerimizle. Samimiyetten
ve insaniyetten uzak. Karşımızdaki birazcık akıllı ise farkına varır bu mış
gibi yapmacıklığın. Gardını alır.
5- Ofisin ruhu ”...karşılaşılan nesnelerden heyecan duymak, düşüncelerle
canlanmak, kurt benzeri bir yüreğe ve tilki gibi bir akla sahip olmak,
insanları aldatmak ve dolandırmak, yetkeye bağlanmak, dalkavukluk etmek için
onaylamak, ün peşinde koşmak, kar elde etmek, gerçeğe sırtını dönmek, yanlışın
peşinde koşmak, aydınlanmadan yüz geri etmek ve değersizlere katılmak...”tır*.
Bu özelliklere sahip derinlikten yoksun bir ruhun, saf bir derinlik gerektiren
dostluğu yaratabilmesi imkansızdır.
6- Maskeli balodayız ve onun sahte yüzlerine bakıyoruz:
Öpücükler hançerlidir, gülümseyişler hummalı, bakışlar aynalı, dokunuşlar
plastik...
Kahve ve alkol olmadan bu ikiyüzlülüğün ruhumuzu dört bir yanından geren
işkencesine tahammül etmek zordur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder