Canimus surdis: Sağırlar için şarkı

19 Şubat 2014 Çarşamba

Nazi Sözlüğü ve Biz

Naziler, toplama kampları, fırınlar, gaz odaları...Bu kelimelere General Patton, Schndler’in Listesi, D-Day, Piyanist gibi yüzlerce Hollywood filmlerinden aşinaydım. Türkiye kimilerinin Hitler İnönü dediği İsmet İnönü’nün hassas politikası sayesinde doğrudan bu anlamsız savaşın yıkımını yaşamamıştı. Savaşa ilişkin düşüncelerim doğrudan savaşta edinilmiş düşünceler değildi, okuduklarım ve seyrettiğim sinema ve dizilerden oluşmuş, acıyla içselleşmemiş yüzeysel bilgilerdi. Soykırım ya da 2.dünya savaşında müttefiklerin abartılı zaferlerini anlatan ve acıları şey’leştiren filmlerin ruhumdaki tahribatı sayesinde başkalarının acılarını ayaklarımı uzatıp patlamış mısır yiyerek vicdanım sızlamadan ve içim burkulmadan seyredebiliyordum. Hollywood, düşman yaratmanın ticari başarıyı getirdiğini çoktandır keşfetmişti. Önce Kızılderililer ve zenciler, ardından soğuk savaş ile komünizm, 1960’ların sonuna doğru Naziler ve nihayet İslam düşmanlığı. Nasıl ki Nazileri bir arada tutan çimento Yahudi düşmanlığı idiyse, modern Amerikan toplumunu da bu yapay ticarileştirilmiş gotik korkular bir arada tutuyordu. Bu yüzden çocukluk hayallerimde John Wayne’nin yanında at binerken, ilk gençlik yıllarımda Kolomb’la başlayan ve yaklaşık 400 yıl süren yerli soykırımının son noktası olan Dakota yerlilerinin “yaralı diz” de katledilmesine ağlayıp, A.B.D. süvari birliğine lanetler yağdırdım. Hollywood inandırıcılığını yitirmiş, ünlemler kıvrılıp soru işaretine dönüşmüştü benim için. Bize anlatılanların arka planının hiç de anlatıldığı gibi olmadığını anlamak yıllar aldı. Yönetim ve Ekonomi’nin Nazi dilinde Toplama kampı ve Yahudilerin imhası anlamına geldiğini duyduğumda ise şaşırmadan edemedim.  Açıkçası böyle bir Nazi sözlüğünden haberim yoktu. 

Naziler adeta suya yazılan, ortada hiçbir delil bırakmayan ve yaptıklarını hükümsüzleştiren özel bir dil yaratmışlardı. Resmi suça hizmet edecek bir bürokrasi diliydi bu. Naziler, soykırımda mühendisliğin ve Alman dilbiliminin tüm yaratıcılığını kullandılar. İstisnaları olsa da, soykırımla ilgili kullandıkları terminoloji konusunda da çok imtinalı idiler. Öldürmek, gaz odaları, imha gibi kelimeler kazara ya da kasten yapılmamışsa yazışmalarda ve konuşmalarda hiç kullanılmıyordu. Gaz odalarına giden yolun adı cennet yoluydu. Seyreltme, imha ile toplama kampına yeni getirilenlere yer açma anlamına geliyordu. Temizlik; yok etmenin, Nihai Çözüm; Yahudilerin sistematik ve toplu imhasının kod adıydı. “Irsi ve Yatırım Gerektiren Ağır Hastalıklar Bilimsel Araştırma Enstitüsü” çocuk ötenazilerinden sorumlu olan birimdi. Ötenazi kurbanlarını ölüm tesislerine taşımakla sorumlu olan paravan şirketin adı ise “Kamu Yararına Çalışan Hasta Nakliye Şirketi “ydi.

Bugünün Türkiye’sinde bizlerde maalesef yeni bir sözlük yazmakla meşgulüz ! Ve bu sözlük hiçbirimizin hayrına olmayacak.

Hiç yorum yok:

Bu Blogda Ara