Canimus surdis: Sağırlar için şarkı

15 Ocak 2013 Salı

Demokles'in Kılıcından Tsunami'ye: Yaratıcı-Yıkıcı E-Öğrenme Platformları


Bireylerin öğrenme stillerini ve sahip oldukları zeka türlerini dikkate alarak kişiye özel eğitim tasarlamak ne ölçüde mümkün? Son birkaç yıldır A.B.D. merkezli MOOC Hareketi (Mass Open Online Course) bu konuda fazlasıyla iyimser olmamıza neden oluyor. Endüstri çağının gereksinimlerine göre oluşturulan müfredatın dijital çağımızda bireylerin gereksinimlerini karşılamaktan uzak olması, klasik eğitimin artan maliyeti ve buna karşılık düşen kalitesi ve “iş garantisi” sağlayamaması, klasik eğitimin başında uzun zamandır sallanan Demokles’in kılıcı. 1920’lerde yine A.B.D.’de başlayan ancak başarısızlıkla sonuçlanan posta ile uzaktan eğitim, son on yılda makine öğrenme alanındaki gelişmeleri ve bilgi teorisyenlerini de arkasına alarak yeniden eğitim kurumlarının kapısına dayanmış durumda.  
Sınıf eğitiminde eğitmen ve öğrenci arasındaki çözülememiş en temel mesele olan öğrenme stili, makine öğrenme destekli on-line platformlarla bir sorun olmaktan çıkarılabilir. Zira makineler, topladıkları verileri analiz ederek  kişiye öğrenme stiline uygun eğitim  tasarlamada her geçen gün daha fazla yok kat etmekte.
Öte yandan gelişmiş ülkeler dahil kişi başına düşen eğitim harcamalarının özellikle dar ve orta gelirli ailelerin, dolayısıyla ebeveynlerinin yaşamları üzerindeki olumsuz etkileri, klasik eğitimle ilgili soru işaretlerini ünleme dönüştüren faktördür. Eğitim mevcut yapısı itibarıyla dünya çapında bir eşitsizliğin yaratıcısı konumuna ulaşmıştır. Bilgisayar destekli öğrenme ile eğitim maliyetleri çok daha “makul” seviyelere çekilebilir, tabana ve “yaşam boyu”na yayılarak eğitimde fırsat eşitliği yaratmada etkin bir araç olarak kullanılabilir.
Ancak bu yeni paradigma, eğitim kurumlarının pozisyonlarını acilen gözden geçirmelerini ve yeni koşullara hızlı bir şekilde adapte olmalarını zorunlu kılmaktadır. Zira yüzyılımızın ikinci yarısına kadar birçok eğitim kurumunun bu paradigma değişikliğinin yarattığı  rekabete dayanamayarak yok olacakları tahmin edilmektedir. Kendi yıkımlarını yaratarak, kendilerini bu yıkımdan sağ olarak çıkaracaklar yaşamaya devam ederken bunu başaramayanlar tarihteki yerlerini alacaktır.                          
Henüz tüm olası etkileri hakkında tam fikir sahibi olmamakla birlikte bu platformların dijital çağın yeni gereksinimlerini karşılamakta etkin birer araç olacakları ifade edilmektedir. Yüz yüze eğitimi destekleyici bir araç olacak/olması gereken bu platformlar eğitimde kalite ve fırsat eşitliği içinde umut ışığı doğurmaktadır. Bu ışığın ne kadar güçlü ve aynı oranda etrafını aydınlatacağını zaman belirleyecektir.  

Makalenin tamamını okumak için lütfen aşağıdaki bağlantıyı kullanın: http://www.emo.org.tr/ekler/0ee3d951e924760_ek.pdf?dergi=923



Hiç yorum yok:

Bu Blogda Ara