Naziler, toplama kampları, fırınlar, gaz odaları...Bu
kelimelere General Patton, Schndler’in Listesi, D-Day, Piyanist gibi yüzlerce Hollywood filmlerinden
aşinaydım. Türkiye kimilerinin Hitler İnönü dediği İsmet İnönü’nün hassas
politikası sayesinde doğrudan bu anlamsız savaşın yıkımını yaşamamıştı. Savaşa ilişkin düşüncelerim doğrudan savaşta edinilmiş düşünceler değildi,
okuduklarım ve seyrettiğim sinema ve dizilerden oluşmuş, acıyla içselleşmemiş
yüzeysel bilgilerdi. Soykırım ya da 2.dünya savaşında müttefiklerin abartılı
zaferlerini anlatan ve acıları şey’leştiren filmlerin ruhumdaki tahribatı sayesinde
başkalarının acılarını ayaklarımı uzatıp patlamış mısır yiyerek vicdanım
sızlamadan ve içim burkulmadan seyredebiliyordum. Hollywood, düşman yaratmanın
ticari başarıyı getirdiğini çoktandır keşfetmişti. Önce Kızılderililer ve
zenciler, ardından soğuk savaş ile komünizm, 1960’ların sonuna doğru Naziler ve
nihayet İslam düşmanlığı. Nasıl ki Nazileri bir arada tutan çimento Yahudi
düşmanlığı idiyse, modern Amerikan toplumunu da bu yapay ticarileştirilmiş gotik
korkular bir arada tutuyordu. Bu yüzden çocukluk hayallerimde John Wayne’nin
yanında at binerken, ilk gençlik yıllarımda Kolomb’la başlayan ve yaklaşık 400
yıl süren yerli soykırımının son noktası olan Dakota yerlilerinin “yaralı diz” de
katledilmesine ağlayıp, A.B.D. süvari birliğine lanetler yağdırdım. Hollywood inandırıcılığını
yitirmiş, ünlemler kıvrılıp soru işaretine dönüşmüştü benim için. Bize
anlatılanların arka planının hiç de anlatıldığı gibi olmadığını anlamak yıllar
aldı. Yönetim ve Ekonomi’nin Nazi dilinde Toplama kampı ve Yahudilerin imhası
anlamına geldiğini duyduğumda ise şaşırmadan edemedim. Açıkçası böyle bir Nazi sözlüğünden haberim
yoktu.
Naziler adeta suya yazılan, ortada hiçbir delil
bırakmayan ve yaptıklarını hükümsüzleştiren özel bir dil yaratmışlardı. Resmi
suça hizmet edecek bir bürokrasi diliydi bu. Naziler, soykırımda mühendisliğin
ve Alman dilbiliminin tüm yaratıcılığını kullandılar. İstisnaları olsa da,
soykırımla ilgili kullandıkları terminoloji konusunda da çok imtinalı idiler.
Öldürmek, gaz odaları, imha gibi kelimeler kazara ya da kasten yapılmamışsa yazışmalarda
ve konuşmalarda hiç kullanılmıyordu. Gaz odalarına giden yolun adı cennet
yoluydu. Seyreltme, imha ile toplama kampına yeni getirilenlere yer açma
anlamına geliyordu. Temizlik; yok etmenin, Nihai Çözüm; Yahudilerin sistematik
ve toplu imhasının kod adıydı. “Irsi ve Yatırım Gerektiren Ağır Hastalıklar Bilimsel
Araştırma Enstitüsü” çocuk ötenazilerinden sorumlu olan birimdi. Ötenazi
kurbanlarını ölüm tesislerine taşımakla sorumlu olan paravan şirketin adı ise
“Kamu Yararına Çalışan Hasta Nakliye Şirketi “ydi.
Bugünün Türkiye’sinde bizlerde maalesef yeni bir sözlük yazmakla meşgulüz ! Ve bu sözlük hiçbirimizin hayrına olmayacak.