Hitler’in 1929’da
“her yıl doğan bir milyon çocuktan en zayıf olan yedi yüz bininin yok edilmesi”
emrini verdiği Nürnberg’de yargılanır Naziler talihin acı cilvesi olarak. 1945 Yazında Nazileri yargılayan mahkeme hakimi Nazi
subayına sorar: Onca insanı nasıl öldürebildiniz ? Cevap verir Nazi subayı:
Alanı hesapladık, kişi başı ne kadar zehirli gazın yeterli olacağını
biliyorduk. Buna göre hesap zor olmadı.
Hamburg’taki Testa davasında ise, zehirli Zyklon-B gazını satan Dr. Bruno Tesch ve
yetkili temsilcisi Karl Weinbacher “söz konusu gazın kullanım amacının tamamen
farkında olarak” sattıkları gerekçesiyle, Hitler’in intiharından iki hafta
sonra -16 Mayıs 1945’te, ölüm cezasına çarptırılırlar.
Peter Weir’ın müthiş filmi “Ölü Ozanlar Derneği”ni yeniden
izlediğimde insanı insan yapan değerlerin ne olduğu sorusu yeniden belirdi
zihnimde. Her şeyi akılla açıklama aymazlığından kurtulamayan bizler,
başkalarının acılarını da akılla izah ediyoruz sözde. Bu hastalıklı düşünce
bizi birbirimizin canavarına dönüştüren. Oysa ki
edebiyat öğretmeni Bay Keating’in sözlerine kulak versek belki de bu kadar umursamazca
bakamazdık başkalarının acılarına. Ne büyük bir çelişki: Akıl bizi
yücelteceğine daha da aşağılık yapıyor.
Edebiyat öğretmenimiz Keating ne de güzel izah ediyor her
şeyi:
Keating: Beyler kitaplarınızı açın, 21.sayfa. Bay Perry,
şimdi bize şiiri anlamak isimli açılış paragrafını okur musunuz lütfen ?
Perry okumaya başlar: Şiiri anlamak. Yazan J.Evans Pritchard.
Doktoralı. Şiiri anlamak için onun kafiyelerine ve metaforlarına alışkın
olmalıyız. Sonra iki soru soracağız. Bir: Şiir amacına nasıl ulaşıyor ve iki o
amacın önemi nedir ? Birinci soru şiirin mükemmelliğini, ikinci soru ise
önemini belirler. Bu soruları yanıtladıktan sonra şiirin büyüklüğünü belirlemek
çok basittir.
(Tam bu anda Bay Keating masasından ayağa kalkar ve X-Y
koordinatlarında bir grafik çizmeye başlar)
Perry okumaya devam eder: Eğer şiirin mükemmelliği bir
grafiğin yatay eksenine ve önemi düşey eksenine atfedip çizersek şiirin
anlamını hesaplayarak ne kadar başarılı olduğunu ölçebiliriz ? Byron’ın bir
dörtlüğü düşey eksende yüksek bir not alırken, yatayda vasat bir performans
sergileyebilir. Bir Sheakspeare dörtlüğü hem yatay hem de düşeyde yüksek bir
not alarak dev bir alan oluşturur ve şiirlerinin büyüklüğünü ortaya koyar. Bu
kitabı okuduğunuz sürece bu metodu kullanın. Şiir değerlendirme yeteneğiniz arttıkça
şiirden alacağınız zevk oranı da o kadar artacaktır. (Perry okumayı bitirir.)
Keating: Saçmalık ! Ben Bay Pritchard’ı böyle
değerlendiriyorum. Burada boru döşemiyoruz, şiirden söz ediyoruz. American
Bender State’de değiliz, Byron’ı beğendim 42 veriyorum, ama dans etmeye uygun
değil. Şimdi o sayfayı yırtmanızı istiyorum. Hadi, sayfayı tamamıyla yırtın. Beni
duydunuz, yırtsanıza ! Hadi yırtın ! Sağolun Bay Dorthin! Sadece o sayfayı
değil, bütün giriş bölümünü yırtın. Hepsi gitsin, hepsi, hiçbir iz kalmasın !
Yırtın onu, yırtın, kaybol doktoralı J.Evans Pritchard! Yırt, parçala ! Bay Pritchard hakkında sadece yırtma sesi duyacağım, onları sonra birbirine ekleyip
tuvalet kağıdı yaparız ! Bu kutsal bir kitap değil, cehenneme gitmezsiniz !