17 Mayıs 2013 Cuma
Marquis de Sade, Biz ve Tek Başına Bowling
Marquis de Sade’ı Türkiye medyasından çok daha “ahlak”lı
buluyorum dediğimde, ahlak denildiğinde belden aşağısını algılayan kimi kazaen Sade
okumuşların “ahlak” anlayışına ters gelecek bu yaklaşım ve öfkeyle yerinden
zıplayacaklar. Ben de şöyle imleyeceğim o zaman: Bir insanın ahlakı cinsel
tercihinden değil gerçeğe, yalana, zulme, adaletsizliğe, eşitsizliğe, insanlık
onuruna “duruş”uyla alakalıdır. Sade bugünün Türkiye’sinde yaşasaydı 150 yıl
öncesinin Paris’inde yaşadığından daha hazin bir sonla karşılaşırdı. Oysa ki
Sade, ahlaksızlığıyla tükürür ahlaksızların yüzüne, tıpkı o yüce yürekli Nietzche
gibi. Kötü olan yalnızca ahlak anlayışımız değil oysa ki: insanlığı tüketen bir
“liberal faşizm” içinde yaşadığımız halde bunun farkında olmamamız, gülücükler
saçarak etrafta dolanmamız. Durumsal farkındalık ve bütüncül bir bakış
açısından yoksun ve empatiden de bihaberiz. Bize dışarıdan bulaşan bu “frenk illeti”
Putnam’ın ifadesiyle “tek başına bowling” oynatıyor bize. Neticede sosyal bir
yalnızlık yaşıyoruz !
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)